Turistlerin uğrak noktalarından olan Ayasofya Camisi’ne ilgi her geçen gün artmaktadır. Gerek yerli gerek yabancı turistlerin İstanbul’a geldiklerinde uğramadan geçmedikleri mekanlar arasında geliyor. Hal böyle olunca Ayasofya Camisi ile ilgili sorulara cevap aranıyor.E n çok merak edilenler arasında ise Ayasofya Camisi’nin tarihi nedir? Caminin mimarisinde nelere dikkat edilmiştir? Cami ile ilgili detaylar araştırılıyor. Bu sorulara cevaplar bulmak işte işte o detaylar…
Ayasofya Camisi Tarihi Nedir?
Bizans İmparatorluğu zamanlarında Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethetmiştir. Bu durumun ardından İstnabul’da olaylar değişmiştir. Daha önce 916 yıl kilise olarak kullanılan yer 1453 yılında İstanbul’un fethinden sonrasında minare eklenilerek cami haline dönüştürülmüştür. Ayasofya’nın yenileme işleminde en iyi mimarlarından olan Mimar Sinan da yardım etmiştir. Böylelikle Cami daha dayanıklı hale gelmiştir. Osmanlı zamanlarındaki mimarilerin olmazsa olmaz işçiliklerinden klasik mermer işçiliğinin esintileri kullanılarak inşa edilmiştir. Caminin kilise zamanlarının inşasını ise 532-537 yılında Bizans İmparatoru 1. Justinuanus tarafından ve o dönemin şartlarına göre 5 yıl gibi kısa bir sürede yapılmıştır.
Ayasofya Camisi Ne Zaman Müze Yapıldı?
Ayasofya 1930-1935 yıllarında halka açık durumdayken halka kapatılıp Mustafa Kemal’in izni ile restorasyon çalışmalarına başlanmıştır. Bu çalışmalar sırasında caminin temizlenmesi kubbenin demir kuşak ile çevrilmesi ve camideki mozaik taşlarının ortaya çıkarılması gibi çalışmalar yapılmıştır. Camideki restorasyon çalışmaları devam ederken caminin tekrar kiliseye dönüştürme fikirleri ortaya atılmıştır. Ancak bölgedeki azınlık durumunda olan Hristiyanlar’dan yeterli miktarda talep gelemediği bu istek reddedilmiştir. Bu görkemli yapıya karşı yapılabilecek provokasyonlar ya da mimari yapısı göz önüne alınan caminin 1934 sayılı kanuna göre Bakanlar Kurulu tarafından müzeye çevrilme kararı alınmıştır. Bunun dışında müze 1 Şubat 1935 yılında ziyaretçilerine açık hale getirilmiştir. Atatürk müzeyi 5 gün sonra ziyaret etmiştir. Yıllar sonraki restorasyon çalışmaları ışında müzenin halıları kaldırılıp mozaik taşların ve yapımında kullanılan insan figürlerinin görünmesi ile de insanların beğenisini daha çok kazanmıştır.
2016 yılının Temmuz ayında ise 85 yıl aranın ardından Ayasofya Camisi’nde ezan okunmuştur. Bu günden itibaren ramazan aylarında ise camide diyanete bağlı programlar yapılırken caminin ibadete kapalı kısmı ibadete açık hale gelmiştir.
Ayasofya Camisi Özellikleri?
Her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turistin akınına uğrayan cami görenleri kendisine hayran bırakıyor. Caminin büyük kapıları meşeden yapılmıştır. 40 tane büyük penceresi olan camide 107 sütun bulunuyor. Bunun yanında caminin yapımında o dönemi esintileri yani Bizans İmparotorluğu’nun da kültürünü sergiliyor. Ayasofya Cami’sinin duvarlarını kaplayan mermerler rengarenktir. Bu mermerlerin bir kısmı yurt dışından getirildiği gibi bir kısmı da Marmara Adası’ndan getirilmiştir.
Yasofya Camisi UNESCO tarafdından Dünya Mirası Listesi’ne eklenmiştir. Hristinyalık ve islamiyet dinlerine bir dönem ev sahipliği yapan cami 1500 yıl boyunca İstanbul’un simgelerinden olmuştur. Ayasofya’nın kapılarının tılsımlı olduğu rivayet edilir. 361 tane gösterişli kapı vardır ve bunlardan 101 i diğerlerinden büyüktür. Ayrıca tılsımlı olduğu düşünülen bu kapılar sayıldığı zaman hep bir önceki rakamdan fazla çıkar.
Ayasofya’nın ilk kedisi Gli’nin ölümünün ardından Cami’nin kedisi olmak üzere 18 Agustos’ta camiye Ankara’dan başka kedi getirildi. İsmi Kılıç olan bu kedi ise birden ortadan kayboldu ve görenlerin kediyi tekrar camiye getirmesi için kampanyalar başlatıldı.
Ayasofya İstanbul’un tarihi ve mimari yapısı özelliğiyle önemli yerlerinden birisidir. Bizans İmparatorluğu’ndan da esintiler barından cami insanları görmeye teşvik eden yerler arasındadır. Bu nedenle insanlık tarihi açısından da önemli olmasının yanında aynı yere 3 kez inşa edilmesi de önemli konular arasındadır. İlk inşası sırasında kilise, sonrasında müze olarak kullanılan yer şimdilerde cami olarak kullanılıyor. İstanbul’un da sembellolerinden biri haline geldi.